14 Ağustos 2015 Cuma

#Amed'te Bir Teyze... / 13 Ağustos 2015 - Twitter



"Oğlum kaldırın barikatı, biz sizin için de yürüyoruz. Size de bir şey olmasın, barış olsun diye.."

https://twitter.com/sertacamed/status/631908305326227456

11 Ağustos 2015 Salı

Yeşil Yola Havva Ana İsyanı: Devlet Yok Halk Var



"Denizi aldınız, dereyi çaldınız, yaylaya gelmeyi kolay sandınız" 


Karadeniz Bölgesi'nde 8 ilin yaylalarını birbirine bağlayacak 2 bin 600 kilometre uzunluğundaki Yeşil Yol Projesi için Rize'nin Çamlıhemşin İlçesi Yukarı Kavrun Yaylası'na tepkiler nedeniyle sokulamayan iş makineleri, vadinin arka tarafındaki Samistal Yaylası'na komando birlikleri eşliğinde getirilerek yol çalışması başlatıldı. Dozerin geçeceği güzergahın önüne elinde sopasıyla oturan Havva Bekar, ''Yaylaların yolu birleşmeyecek. Kesinlikle istemiyoruz. Vali bize çapulcu diyor. Biz çocukluğumuzdan beri burada yaşıyoruz. Vali, Kaymakam kimdir? Ben, ben, ben, halkım ben'' diye isyan etti.




Karadeniz Bölgesi’nde 8 ilin yaylalarını birbirine bağlayacak 2 bin 600 kilometre uzunluğundaki Yeşil Yol Projesi için Rize’nin Çamlıhemşin İlçesi Yukarı Kavrun Yaylası’na tepkiler nedeniyle sokulamayan iş makineleri, vadinin arka tarafındaki Samistal Yaylası’na komando birlikleri eşliğinde getirilerek yol çalışması başlatıldı. Durumu haber alınca bölgeye hareket eden yöre sakinleri, arızalandığı iddiasıyla bırakılan iş makinesi yolu kestiği için yaylaya gidemeyince, insan zinciri ile taş taşıyarak yeni bir yol oluşturdu. Samistal Yaylası’na ulaşan grup, iş makinesinin önüne geçerek yol çalışmasını durdurup, nöbete başladı. Dozerin geçeceği güzergahın önüne elinde sopasıyla oturan Havva Bekar, ''Yaylaların yolu birleşmeyecek. Kesinlikle istemiyoruz. Vali bize çapulcu diyor. Biz çocukluğumuzdan beri burada yaşıyoruz. Vali, Kaymakam kimdir? Ben, ben, ben, halkım ben'' diye isyan etti.

Çamlıhemşin İlçesi Yukarı Kavrun Yaylası’ndan geçirilmek istenen Yeşil Yol Projesi’ne karşı çıkanların tepkileri artarak sürüyor. Yeşil Yol güzergahı üzerinde yöre sakinlerinin nöbet tutması nedeniyle çalıştırılamayan iş makineleri, bu kez Giresun Jandarma Bölge Komutanlığı’ndan gelen komando birlikleri nezaretinde Samistal Yaylası’na getirildi. Durumu haber alan bölge sakinleri, dün sabah erken saatlerde araçlarla yaylaya doğru yola çıktı. Ancak grup, Elevit Yaylası’nda arızalandığı iddiasıyla bırakılan İl Özel İdaresi’ne ait iş makinesi yolu kestiği için geçiş yapamadı. 

TAŞ TAŞIYIP YOL YAPTILAR: İŞTE BİZİM YEŞİL YOLUMUZ 

Yaylaya yürüyerek ulaşmanın 6-7 saat süreceğini göz önüne alan yöre sakinleri, iş makinesinin kapattığı yolun kenarına taşlardan dolgu yaparak yeni bir yol oluşturmaya karar verdi. Bunun üzerine genç-yaşlı, kadın-erkek yaklaşık 300 kişi yan yana dizilerek insan zinciri oluşturup taş taşımaya başladı. Kimileri taşları sırt ya da kucağında, kimileri de iterek taşımaya çalıştı. Bazıları da yoldan geçişe engel oluşturan taşları çıkarmak için çaba harcadı. Yaklaşık 2.5 saat süren çalışma sonunda taş dolgusu ile yapay yolu tamamlayan grup, ‘İşte bizim Yeşil yolumuz bu’ diye bağırarak tepkilerini dile getirdi. Araçları kontrollü olarak yoldan geçiren grup her aracın geçişinde alkışlarla sevinç gösterilerinde bulundu. 

KOMANDO BİRLİKLERİ EŞLİĞİNDE YEŞİL YOL 

Samistal Yaylası’na ulaşan yöre sakinleri, komando birliklerinin nezaretinde yol açan iş makinesinin önüne geçerek çalışmaya izin vermedi. Jandarma ekipleri ve görevlilerle tartışan grubun tepkileri üzerine iş makinesi operatörleri bölgeden uzaklaştırıldı ve çalışma durduruldu. Dozerin geçeceği güzergahın önüne elinde sopasıyla oturan Havva Bekar, "Yaylaların yolu birleşmeyecek. Kesinlikle istemiyoruz. Vali bize çapulcu diyor. Biz çocukluğumuzdan beri burada yaşıyoruz. Vali, Kaymakam kimdir? Ben halkım ve buradayım. Yaylaları birbirine birleştireceksiniz ama amacınız nedir? Her yaylanın yolu var. Herkes birbirine gelip, gider. İş makinelerini alıp gidin buradan" sözleri ile tepkisini dile getirdi. 

YAYLAYA GELMEYİ KOLAY MI SANDINIZ? 

Çalışmanın durdurulması üzerine alkışlarla tempo tutan grup hep bir ağızdan "Denizi aldınız, dereyi çaldınız, yaylaya gelmeyi kolay sandınız, Rize size yalan, Yeşil Yol katliam, yaylaya dozeri sokturmayız, bas geri bas geri, al da git askeri’ dizeleri ile türküler söyledi. Yaylada iş makinesinin önünde nöbete başlayan vatandaşlar bekleyişlerini, Jandarma komando birlikleri ise iş makinesinin çevresinde ellerinde kalkan ve biber gazları ile aldıkları güvenlik önlemini sürdürüyor.

Sapanlı teyze: Çocuklar atıyordu heves ettim! / 10 Kasım 2013 - Radikal

Gülsuyu olayları soruşturması kapsamında gözaltına alınan Emine Cansever'e Gezi olayları sırasındaki sapanlı fotoğrafı soruldu. Nöbetçi mahkemece sorguları yapılan aralarında Emine Cansever'in de bulunduğu 19 kişi 'terör örgütü üyesi olmak' suçlaması ile tutuklanarak cezaevine gönderildi.
"Sapanlı Teyze" olarak adlandırılan Emine Cansever'in Gezi eylemleri sırasındaki fotoğrafla ilgili soruyu ‘çocukların elinde görünce heves ettim" diye yanıt verdiği öğrenildi.

Gülsuyu'nda başından vurularak ölen Hasan Ferit Gedik'in cenazesinde silahlı gösteri sırasında görüntülenen zanlıların da aralarında bulunduğu 35 şüphelinin savcılık sorguları tamamlandı. 19 şüpheli tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edildi. Şüpheliler arasında yer alan ve Taksim'de maskesiyle sapanla görüntülenen Emine Cansever, savcılık ifadesinde sapan kullanan gençlere heveslendiğini ve hedef gözetmeden kendisinin de sapanla taş atmaya çalıştığını söyledi.
GÖZLER ' SAPANLI TEYZE' ÜSTÜNDE
  Gülsuyu'nda uyuşturucu çeteleri ile DHKP/C'liler arasında çıkan olaylarda başından vurularak ölen Hasan Ferit Gedik'in cenazesinde ellerinde kaleşnikoflarla görüntülenen şahısların da arasında bulunduğu 35 kişi, sabah saatlerinde Çağlayan'da bulunan İstanbul Adalet Sarayına çıkarıldı. Şüpheliler arasında Taksim'de yüzünde maskesi ve elinde sapanıyla görüntülenen, gazetelerde adından 'sapanlı teyze' olarak bahsedilen Emine Cansever de yer aldı.

ÇOCUKLARI GÖRÜNCE HEVES ETTİM
  Sağlık kontrolünün ardından şüphelilerin sabah saatlerinden itibaren ifadelerinin alınmasına başlandı. Sapanlı görüntüsüyle adından sıkça bahsedilen Emine Cansever, savcılık ifadesinde elinde sapan bulunan kişinin kendisi olduğunu söyledi. Cansever "Gezi Parkı'na yapılan düzenlemeleri protesto etmek için Taksim'e gittim. Gazdan korunmak için maske taktım. Çevremdeki çocuklar da sapan kullanıyorlardı. Onları görünce heves ettim. Sapanla taş atarken kimseyi hedef almadım. Şeker hastalığı nedeniyle sağ kolumu iyi kullanamıyorum bu yüzden sapanla taş da atamadım" dedi.

ELİ SİLAHLI KİŞİLERİ GÖRMEDİM
  Cansever'e sorguda Maltepe Gülsuyu'ndaki olaylar sırasında da elinde sopa ile görüntülerinin basında yer aldığı hatırlatıldı. Fotoğraftaki kişinin kendisi olduğunu kabul eden Cansever, "Yürüme güçlüğü çektiğim için elimdeki sopayı değnek olarak kullanıyorum. Yüzü maskeli ve eli silahlı şahısları görmedim." Şeklinde ifade verdi.

'SAPANLI TEYZE' TUTUKLANDI
  DHKP/C üyesi oldukları iddia edilen şüphelilerden 11'i ile Gülsuyu'ndaki olaylara karıştıkları ve MLKP üyesi oldukları iddia edilen şüphelilerden 8'i olmak üzere toplam 19 kişi tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edildi. Nöbetçi mahkemece sorguları yapılan 19 kişi 'terör örgütü üyesi olmak' suçlaması ile tutuklanarak cezaevine gönderildi. 'Sapanlı teyze' olarak bilinen Emine Cansever'in de mahkemeye sevk edilenler arasında yer aldığı öğrenildi. Serbest bırakılan 16 kişiden 3'ü hakkında ise adli kontrol kararı verildi.

http://www.radikal.com.tr/turkiye/sapanli_teyze_cocuklar_atiyordu_heves_ettim-1155080
 

75 yaşındaki Kıymet Teyze direndi ve kazandı! / 25 Kasım 2014 - T24

Edirne'de Kıymet Peker'in dozerin önüne oturarak yıkılmasını engellediği park için mahkeme 'hukuka aykırılık' kararı verdi!

Edirne'de yaşayan 75 yaşındaki Kıymet Peker evinin yanındaki yeşil alana bir sabah gelen dozerlerin karşısına çıkarak verdiği çevre mücadelesiyle tanınmıştı. Bir sandalyede dozerin karşına oturan Peker sayesinde çalışmalar durdurulmuş ve proje yargıya taşınmıştı.
Edirne İdare Mahkemesi, "Çocuk parkının yıkılması kamu yararına uygun değildir" diyerek, belediyenin kararının hukuka aykırı olduğuna hükmetti.

Al Jazeera'den Murat Eğilmez'in haberine göre, Kıymet Peker aylardır bu sevindirici haber beklediğini belirterek duygularını şöyle anlattı: “İçimde kazanacağımıza dair bir his vardı ama çok korkulu geceler de geçirmedim değil. Bir bakın şuraya ne kadar ferah. Bu balkonda oturup duamı okuyorum, gökyüzümü, yıldızımı, güneşimi görüyorum ben buradan. Oynayıp koşturan çocukların cıvıltısını duyuyorum.Talebeler, parası olmayan sevgililer gelip bu parkta soluklanıyor.

Yaşlılar gelip oturuyor, çocuklarını salıyorlar, bir keyifliler ki görseniz. Tüm bunları seyrediyorum ben. Şimdi burası kapansaydı, maazallah 7 kat inşaat yapacaklar diyorlardı, 2 kat da kaçak çıkacakmış, hayatım kararırdı benim. 40 Yasin okudum, hatta fazlasını okudum, dua üstündeyiz çok şükür dualarımız kabul oldu. Peşinden de parkta piknik tertip ettik. Konu komşu imece usulü ne varsa getirdi, çocuklar cıvıldadı gene.”

'Çevrecilerin kontrolünden geçmeden bina yapılmasın'

Belediye başkanının kendisine söz verdiğini, bu kararın ardından parkı eskisinden daha da güzel yapacağına inandığını belirten Kıymet Peker şunları dile getirdi : “Ben güzele aşığım. Etrafımızdaki herşey güzel olsun isterim. Başkan evladıma da söyledim, burayı model bir park yapsın istiyorum, tabii belediyenin imkanlarını bilmem ama sembol olsun burası. Yeşilin, güzelliğin sembolü.  Artık çevrecilerin kontrolünden geçmeden bina yapılmasın. Planlasın çevreciler ne diye oturuyorlar masa başında. Buraya ismimi vermesinler benim, sahibinin ismini versinler. İçinde çocukların olduğu güzel bir park olsun da ismin önemi yok.”

Edirne Belediye Başkanı: Kaybettiğimize sevindim

Seçildiğinin ertesi günü 31 Mart’ta bu olayın meydana geldiğini belirten Edirne Belediye Başkan Recep Gürkan, Kıymet Teyze ile birlikte duruma el koyduklarını anlattı:
“Derhal kazıyı durdurduk. O tarihten sonra fiili olarak kazı falan yaptırmadık. Parkı o şekilde muhafaza ettik. Yani belediyeye karşı açılmış bir davaydı ama, daha önce bilirkişi raporu da bizim istediğimiz gibi çıkmıştı. Ben de bu anlamda belediyenin almış olduğu kararın yanlış olduğunu söylemiştim. Tabi orasını park haline getireceğiz ve çocuklar özgürce yeşil alanlarda oynamayaı devam edecekler. Eskisinden daha da güzel yapacağız.”

Davayı belediye olarak kaybetmeyi istediği bir dava olarak gördüklerini ifade eden Gürkan, nitekim kaybettiklerini ve bunun çok da iyi olduğunu söyledi:
“Şu anda mal sahibi olarak mevcut olan kişinin dava açacağını zannetmiyorum. Çünkü ben orada davada açsa dahi bir yapılaşmaya izin vermeyeceğimi belirtmiştim bu kararımının da arkasındayım."

'Kıymet Teyze Parkı olsun istiyoruz'

Gürkan, Kıymet Peker’in parka adının verilmesini istemediğini ancak onu ikna edeceklerini de sözlerine ekledi.
“Kıymet teyze zarif bir kadın, ‘Benim adımı verme mal sahiplerinin eşinin adın ver’ diyor, ama ben mal sahiplerinin de bu konuda ikna edeceğimizi inanıyorum o şekilde yaparsak daha doğru olacak. Çünkü buruda isim vermeden çok bir örnek olmasını istiyorum ben. O yüzden Kıymet teyzedeki ısrarımı. Yarın öbür gün yeşil alanları imara açma, ranta çevirme niyetine olan herkese de ders olsun istiyorum.”

http://t24.com.tr/haber/75-yasindaki-kiymet-teyze-direndi-ve-kazandi,278358

Kefenin beyazına, çemberin beyazıyla direniyorlar! / 09 Şubat 2015 - Evrensel


“Termik santrali istemiyoruz çünkü yaşamak istiyoruz. Kansere bağlı ölümlerden Karadeniz’in hali içler acısı. Dumansız hava sahası diyorlar, sigara içmeyi yasaklıyorlar. Santralin dumanını ne yapacaklar, bize mi içirecekler?”

“Beyaz Çemberliler!
Kimler mi Beyaz Çemberliler?
Beyaz kefene karşı beyaz çember takıyoruz, kömürün karasını çemberimizin beyazıyla örtüyoruz diyen Termeli kadınlar!”
Samsun’un Terme ilçesinin Akçay köyüne doğalgaz kombine çevrim santrali kurulmuş birkaç yıl önce. Şimdilerde ise Terme’de iki ayrı termik santral projesi gündeme gelmiş. Biri yine Akçay’da, diğeri de Sivaslı köyünde. Var olan santralin zararlarını yaşamaya başladıklarından beri mücadeleye girişmede daha hızlı davrandıklarını söylüyor köylüler. İşte bu köylerdeki mücadeleyi birleştirmek için kurulmuş Terme Çevre Platformu (TER-ÇEP). Asıl güçlerini ise “Beyaz Çemberli” kadınlardan alıyorlar. Biz de Beyaz Çemberli kadınlarla tanışmak için Terme’ye bağlı Sivaslı köyüne gittik ve koyu bir sohbete daldık. İşte sohbetimiz...

‘ÇOCUĞUM, TORUNUM İÇİN ROMA’YI DA YAKARIM’
Artık neredeyse göremediğimiz temiz kumsalı ve deniziyle 64 yaşındaki Rabia teyzenin deyimiyle Sivaslı köyü adeta “cennetten bir köşe”. 40-50 çeşit kuşun uğradığı söylenen bir kuş cenneti aynı zamanda. Beyhan Abla’nın sözleri ise Rabia teyzenin benzetmesini destekler nitelikte; “İlçe merkezinde yaşıyordum aslında. Ama köyümüz daha güzel, deniziyle, doğasıyla daha yaşanılabilir diye köye taşındım. Akçay’daki santralden denizin suyu ısınmış, kirlenmiş. Korkarım bizimki de öyle olacak.”
Termik santral kurulmasını neden istemediklerini sorduğumuz kadınların yanıtı çok net: “İstemiyoruz çünkü yaşamak istiyoruz. Kansere bağlı ölümlerden Karadeniz’in hali içler acısı.” Meryem, “Dumansız hava sahası diyorlar, sigara içmeyi yasaklıyorlar. Santralin dumanını ne yapacaklar, bize mi içirecekler?” diye dile getiriyor öfkesini. Köyün genciyle yaşlısıyla tüm kadınlarının Beyaz Çemberli olduğunu görüyoruz. Çember diyorlar onlar başörtülerinin adına. 80 yaşındaki Hasibe teyze “Çocuklarım, torunlarım için gerekirse Roma’yı da yakarım.” diyerek hem güldürüyor hem de “Sivaslı’ya Termik Giremez” e daha bir inandırıyor bizi. Hasibe teyzenin yanı başında ise santralin dumanlarıyla yaşamının daha da zorlaşacağını düşünen astım hastası İnci de omzuna atmış beyaz çemberini.

‘EVİMİZİ, KÖYÜMÜZÜ BIRAKIP GİTMEYİZ’
Başlıca geçim kaynağı tarım Sivaslı köyünde. Santralin etkisiyle ürünlerinin zarar göreceği kaygısı da var kadınlarda. “Bizim buralarda fındık, çeltik, karalahana olur. Bu halimizle bile geçinemezken ürünlerimiz olmadan ne yapalım, açlıktan ölelim mi?” diye soruyorlar. “Akçay’daki santralin etkileri buraya geldi bile. Bu sene ürünlerimiz çok az, olanı da sağlıklı değil. Karalahana yaprakları delik delik. Böyle bir şey daha önce hiç görmemiştik.” diyen Emine’nin sözleri kaygıların boşa olmadığını gösteriyor bize. Bu arada “Buradan göçüp gidin demesinler, boşuna! Evimizi, toprağımızı, köyümüzü bırakıp hiçbir yere gitmeyiz” diye araya giriyor Elvan. Anlıyoruz ki Beyaz Çemberliler bu süreçte nelerle karşılaşabileceklerini çoktan öğrenmişler.

ŞİMDİ TÜM KARADENİZ’E ANLATMA ZAMANI!
Termik santralin zararlarını başlarda çok bilmiyormuş kadınlar. Santral kurulan diğer şehirleri izlemişler toplantılarda. Akçay’daki kadınlarla buluşmuş, bizzat onlardan dinlemişler yaşadıklarını. Genç bir şehir plancısı olan Yonca’dan öğreniyoruz, tüm bu çalışmaların platform aracılığıyla olduğunu. Santralin sadece Sivaslı köyüne değil, kurulduğu yerin en az 15 km çevresini, rüzgârlarla daha da geniş alanları etkileyerek çevre il ve ilçeleri etkileyebileceğini de ondan öğreniyoruz. TER-ÇEP’i çok önemsiyor Yonca. “Mücadeleyi birleştirmek, Karadeniz’deki diğer çevre platformlarıyla buluşmak gerek” diye düşünüyor ve ekliyor da; “Şimdi tüm Terme’ye, Samsun’a, Karadeniz’e anlatma zamanı. Herkes elini taşın altına koymalı. Hava+Toprak+Su=YAŞAM’dır. Santral bu bileşenlerin hepsini etkileyerek yaşamımızı yok edecek.”
Beyaz Çemberliler ’in birbirlerinden çok şey öğrendiklerini de anlıyoruz tüm bu cümlelerle. Sohbetimiz bitip yanlarından ayrılırken biz de atıyoruz omzumuza bir beyaz çember!

http://www.evrensel.net/haber/104271/kefenin-beyazina-cemberin-beyaziyla-direniyorlar